Bilgi

Anda Kal’an’lar!    


Gün batımının dingin kızıllığı denizin hırçın dalgalarını okşuyordu. Ben, bu iki aşığın kavuşmasını hayranlıkla seyrediyordum. Saçlarım, limon ağaçlarının ılık kokusunu getiren rüzgarla savrulurken; yüzüm alabildiğine uzağa dönük, sanki özlem duyduğum o günleri yakalamak istercesine tüm duyularımla bu atmosferi içime çekiyordum.

An, yaşanıp geçmişin soğuk sandığına kapandıktan sonra hep hüzün verir. İyi-kötü bütün anılar, onlara ulaşabilme ihtimali ortadan kalktıktan sonra ince bir kalp ağrısı ile hatırlanır. Küçük kasabanın biraz dışında kalan bu deniz kıyısında kalbim ikiye bölünmüş; bir yanım bu akşamüstü huzuruna kapılmak isterken, bir yanım anıların pençesinde kıvranıyordu.

Hayat bir kum saati misali avuçlarımızdan kayıp giderken, dönüp bakınca yokluğu bize hüzün verecek insanları ömür treninde yanı başımıza oturtmalıyız. Benim bu trende payıma camdan akıp giden hayatı seyretmek kaldı.

Günler, aylar akıp giderken; onun sesi yanımda asılı kaldı. Her konuşmak istediğimde içime karışıp kelimelerimi kadife bir dokunuşla bastırıyor. Bundandır uzun susuşlarım. Ben de içimde onunla konuşuyorum. Geçmişte kurduğu her cümle ile uzun sohbetler ettim kalbimde zaman elbet alıştırır.

Bir başka gün, ömrümün bir başka baharında, yine bir akşamüstü; deniz çakıl taşlarını dalga dalga yalarken, daldığım düşünceler yüzümde yaşanmışlıkların bıraktığı izler üzerinde tebessümle gezinir. Benim de adımlarım elbet umuda yönelir.

Yorum yapmak için tıklayın.

"Yorum Yazın"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yukarı