Bilgi

Platin Nedir? Platin Elementinin Özellikleri Nelerdir?


Platin, periyodik cetvelde Pt simgesi ile gösterilen kimyasal bir element olup atom numarası 78’dir. Ağır, dövülebilir, sünek, grimsi beyaz renkli, geçiş metalleri grubunda, kıymetli metallerdendir.Altından sonraki en kıymetli metaldir. Korozyona dayanıklı olup bazı bakır ve nikel cevherlerinde bulunur. Kuyumculukta, laboratuvar cihazlarında, elektrik kontaktlarında, diş hekimliğinde ve otomobil egzoz kontrol cihazlarında kullanılır. Simyacıların platin için kullandıkları simge, altın ve gümüşün simgelerinin bir araya getirilmiş şeklidir.

Platin Elementinin Özellikleri Nelerdir?

Platin saf hâldeyken gümüşümsü beyaz renklidir. Korozyona dayanıklıdır. Platin grubu metallerin altı üyesinin de (rutenyum, rodyum, paladyum, osmiyum, iridyum, ve platin) katalitik özellikleri çok üstündür. Bu nedenle platin, otomobillerin egzoz sistemlerindeki katalitik dönüştürücülerde ve bujilerin uçlarında kullanılır.

Platin, yüksek aşınma ve kararma direncinden ötürü ideal bir hassas kuyumculuk metalidir. Platin altından daha kıymetlidir. Platin fiyatları, piyasadaki arz-talep dengesine göre değişmekle birlikte normalde altının iki mislidir. Dünya’da bilinen en değerli 2. maden olduğu bilinmektedir. 18. yüzyılda platinin nadir bulunur oluşu, Kral XV. Louis’nin onu, “krallara layık tek metal” olarak tanımlamasına neden olmuştur.

Göze çarpan diğer özellikleri arasında; kimyasallara karşı direnç, çok üstün yüksek sıcaklık özellikleri, ve kararlı elektriksel özellikler sayılabilir. Platin havada hiçbir sıcaklıkta korozyona uğramaz, ancak siyanür, halojenler, kükürt, ve alkaliler tarafından korozyona uğratılır. Hidroklorik asit (HCl) ve nitrik asit (HNO3) içerisinde çözünmez fakat kral suyu (aqua regia) olarak bilinen karışımda kloro-platinik asit oluşturarak çözünür. Bilinen oksidasyon kademeleri +2, +3, ve +4’tür.

Platin reaktif bir metal olmadığından herhangi bir sağlık problemi yaratmaz. Bazı platin kompleksleri (cis-platin), anti-tümör aktivitelerinden dolayı kemoterapi alanında kullanılmakta iseler de böbreklerde geri dönüşümü olmayan tahribata yol açarlar.

Platin Kullanım Alanları Nelerdir?

Laboratuvar kaplarının, bozunmaya dayanıklı gereçlerin, tellerin ve ısıluçların yapımında, kuyumculukta, diş hekimliğinde ve elektrik kontaklarında kullanılır. Platin-kobalt alaşımları güçlü manyetik özellik gösterir. Platin rezistans telleri, çok yüksek sıcaklıklarda çalışan elektrikli fırınların yapımında kullanılır. Arabalarda hava kirliliğini önleyici donanımların yapımında, füzelerin uç konilerinin ve jet motorlarının ağızlıklarının kaplamasında, büyük gemilerin, denizaltı boru hatlarının ve çelik desteklerin katodik koruma sistemlerinde de platinden yararlanılır. Sülfürik asit eldesinde ve petrol ürünlerinin işlenmesinde katalizör olarak platin kullanılmaktadır.[2] Platin dirençli termometreler, elektrolizde kullanılan elektrotlarda da yer alıyor.

Platin bileşiklerininse daha da yaygın kullanım alanları bulunur. Örneğin sisplatin, karboplatin ve okzaliplatinin DNA yapısı arasına girme özelliklerinden dolayı kanser tedavisinde kemoterapi sırasında kullanılabiliyor. Hekza kloroplatin asitse fotoğrafçılık, aynalar, mürekkep, porselen renklendirmesi, çinkonun aşındırılmasında kullanılmaktadır.

Platin Tarihçesi

Doğal hâlde bulunan platin ve platin alaşımlarının varlığı uzun zamandan beri bilinmektedir. Platin, Kristof Kolomb öncesi Amerikan yerlileri tarafından kullanılmışsa da Avrupalıların bu metalden ilk defa söz etmeleri 1557 yılına rastlar: bir İtalyan hümanisti olan Julius Sezar Skaliger (1484-1558), Panama ve Meksika arasındaki bir Orta Amerika madeninde bulunan bu gizemli metalden bahsederken onu, “şimdiye dek bilinen hiçbir İspanyol sanatıyla ergitilemeyen” olarak tanımlamıştır.

İspanyollar metali ilk olarak Kolombiya’da bulduklarında ona “platina” veya “küçük gümüş” adını vermişlerdir. Platini gümüş cevherleri içerisinde istenmeyen bir empürite olarak görmüşler ve çoğunlukla da atmışlardır.

Platin ilk olarak Antonio de Ulloa ve Don Jorge Juan y Santacilia adlı iki astronom tarafından keşfedilmiştir. Her ikisi de İspanya Kralı V. Felipe tarafından 1735-1745 arasında Peru’daki bir keşif gezisi için görevlendirilmişti. Ulloa, platina”yı, New Granada’da (Kolombiya) altınla birlikte bulunan ve işlenemeyen metal olarak tanımladı. Ulloa’nın gemisine dönüş yolculuğunda İngilizler tarafından el konuldu ve İngiltere’ye götürüldü. Kendisine iyi davranıldı, hatta Royal Society’ye üye bile yapıldı. Ancak bu bilinmeyen metalden bahsetmesi, hakkında yayın yapması 1748’e kadar yasaklandı. Oysa Charles Wood bu gelişmelerden bağımsız olarak 1741’de metali ayrıştırmıştı.

Uzun yıllar boyunca uzunluk ölçüsü birimi “metre”nin tanımı, Sevr’deki (Fransa) Bureau International des Poids et Mesures’de bulunan platin-iridyum alaşımından yapılmış bir çubuk üzerindeki iki işaret arasındaki mesafe olarak tanımlanmıştır. Yine aynı şekilde platin-iridyum alaşımından yapılmış bir silindir de kilogram standardı olarak aynı yerde bulunmaktadır. Platin, standard hidrojen elektrodunun tanımında da kullanılmaktadır.

Platin genellikle saf ya da iridyum ile alaşım halinde bulunur. Platin arsenik (sperilit minerali (PtAs2)), Kanada’daki Sudbury cevher yataklarında nikel cevherleriyle bir arada bulunan ana platin kaynağıdır. Daha nadir bulunan sülfürlü minerali kuperit ((Pt,Pd,Ni)S) ise platini, paladyum ve nikel ile birlikte içerir. Kuperit’e genellikle Transvaal’de (Güney Afrika) rastlanır.

Platin daha çok diğer platin grubu metallerle (PGM) birlikte ve Witwatersrand (Güney Afrika), Kolombiya, Ontario, Ural Dağları, ve bazı batı Amerika eyaletlerindeki alüvyalplasiyer cevher yataklarında bulunur.

Platin ticari anlamda Sudbury cevher yataklarındaki nikel cevherlerinin işlenmesi sırasında yan ürün olarak elde edilir. Bu cevherlerde platinin yalnızca 0,5 ppm (1 ppm = milyonda bir) mertebesinde bulunması bile platinin ne kadar kıymetli ve işlenmeye değer olduğunun bir göstergesidir.

Yorum yapmak için tıklayın.

"Yorum Yazın"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yukarı