Bilgi

Vücutta Hayali Kusurlar Görmek: Quasimodo Sendromu


Teknolojinin gelişmesi ile birlikte ister istemez insanların hayata bakış açıları da değişiyor.  Artık her türlü bilgiye, habere vs. bir tıkla ulaşabiliyoruz. İnternetin ve akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte de sosyal medya kendini göstermeye başladı. Sosyal medya bilindiği gibi hayatımızı kolaylaştıran, hızlandıran, eş zamanlı bilgi paylaşımının yapıldığı ve aynı zamanda takip edildiği bir platformdur. Çok işe yarar masumane görünse de durum hiçte böyle değil. Sosyal paylaşım siteleri sayesinde sosyalleştiğini düşünen insanlar asosyalleştiklerinin farkında değiller. Gittikleri yerleri, yedikleri yemekleri, kendi fotoğraflarını, kısacası her şeyi paylaşmaya başladılar hal böyle olunca da ‘beğenilme’ arzusu kendini göstermeye başladı. Dolayısıyla bu siteler insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiler hale geldi. Bununla birlikte anksiyeteyi artırır, depresyon ve stres seviyesini artırır, kıskançlığı artırır, duygusal yorgunluğa ve daha birçok soruna yol açabilir. Sosyal medya, aslında insanlarda var olmayan kendilerinde beğenmedikleri özelliklerin ortaya çıkmasına da neden oluyor. İşte bu durum, adını son zamanlarda haberlerde sıklıkla duyduğumuz Quasimodo Sendromu’dur. Adı farklı gelse de yazımızı detaylandırdığımızda aslında hiç yabancı olmadığımız bir durum olduğunu göreceğiz.

Bu sendrom adını Victor Hugo’nun Notre Dame’in Kamburu eserindeki Quasimodo karakterinden almıştır ve bu sendrom ilk kez 1886’da İtalyan Psikiyatr Enrico Morelli tarafından tanımlanmıştır.

Quasimodo sendromu diğer bilinen adıyla Beden Dismorfik Bozukluğu bireyin görünüşünde hayali kusurlar olduğunu düşünmesi ve bunları takıntı haline getirmesidir. Çoğunlukla 15-20 yaş arası yani ergenlik dönemindeki kişilerde görülür. Bu sendroma sahip kişiler görüntüsünden memnun olmayıp kendisini çok çirkin ya da eksik görürler. Öyle ki aynaya her baktıklarında hayali bir kusur bulurlar ve bundan çok etkilenirler dışarı çıkmayıp kendilerini eve kapatırlar.

Bu sendroma sahip kişiler vücutlarındaki minik bir kusuru bile kafaya takarlar. Özellikle saçlarına, yüzlerine, burunlarına, ciltlerine çok dikkat ederler ve buradaki kusurları çok büyütürler. Kusurlu olduğunu düşündüğü bölgeleri sürekli aynada inceler. Kendisiyle ilgili memnun olmadığı durumlar tedavi edilmediği takdirde onu intihara bile götürebilir.

Bu hastalığa yakalanan kişiler psikoloğa gitmek yerine plastik cerrahi, dermatoloji uzmanına başvururlar. Kusurlarından dolayı utanç duyduklarından doktora başvurmakta zorlanırlar. Takıntı durumu gösteren bu sendrom obsesif kompulsif bozukluk ve depresyona da neden olabilir.

Bu sendromun belirtilerini özetleyecek olursak;

Kişi kendini aşırı derecede inceler, sürekli hayali kusurlar bulur. Özellikle yüz bölgesine odaklanır. Çevrelerindeki kişilere kusurlu gördüğü bölgeler hakkında sürekli sorular sorarak fikir almaya çalışırlar. Plastik cerraha başvuran kişiler doktorların yapmayı onaylamadığı, gerek görmediği müdahaleyi işinin ehli olmayan kişilere yaptırarak daha önemli hasarlara neden olurlar.

Dış görünüşlerini ilgilendiren konularda yani saç, makyaj, kıyafet gibi konularda aşırı kararsız davranışlar gösterirler. Normalde olmayan kusurlarının diğer kişiler tarafından fark edildiğini ve güzel olmadıklarını düşünürler.

Bu sendroma sahip kişiler takıntılı düşünceler ve davranışlara sahiptirler. Sürekli aynaya bakıp kusurlu gördükleri yerleri düzeltmeye çalışırlar ve bu takıntı haline gelir. Bu kişilerin zamanla özgüvenleri kaybolur içine kapanık bir hal alırlar.

Sosyal medya ile yayılan güzellik anlayışı ile gençlerde görülen bu sendromun üstesinden gelmek için profesyonel yardıma ihtiyaç vardır. Çevrenizde böyle bir duruma sahip kişiler varsa mutlaka destek almasını sağlamak için teşvik etmelisiniz.

Özetle, olmayan kusurlarınızla uğraşmayı bırakın ve var olan kusurlarınızla yaşamayı öğrenin. Kimin ne dediğini umursamayın, ne derlerse desinler hiçbir şey sizin mutluluğunuzdan önemli değil. Ve asla kimseye özenmeyin, tek tip insan modeli olmak yerine doğal olmak, farklı olmak daha güzel değil mi?

Mutlu günler diliyorum.

Yorum yapmak için tıklayın.

"Yorum Yazın"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yukarı