Bilgi

Yağış Nedir? Nasıl Oluşur? Çeşitleri Nelerdir?


Yağış Nedir?

Yağış, hava kütlelerinin soğuk bir hava tabakası ile karşılaşarak, soğuk bir yerden geçerek ya da yükselerek soğuması sonucunda içerisindeki su buharının yoğuşarak sıvı veya katı halde yeryüzüne inmesi olayıdır. Plüvyometre adı verilen bir âletle ölçülür. Yıllık yağış miktarı mm, cm ve m olarak, günlük yağış miktarı ise kg/m² ile ifade edilir. Yıllık toplam yağış miktarının bir alanda oluşturduğu yükseklik baz alındığı için uzunluk birimleriyle ifade edilir. Birçok farklı formda meydana gelebilir, bunlar yağmur, kar, graupel, dolu ve sulusepkendir.

Yağış Nasıl Oluşur?

Yağışın oluşabilmesinin temel şartı ortamda su buharı (nem) bulunmasıdır. Nemin yanında şu olaylarında gerçekleşmesi gereklidir.

1- Soğuma: Yoğunlaşmanın gerçekleşmesi için soğumanın gerçekleşmesi gerekir. Soğuma, sıcak havanın soğuk zemine temasıyla (konveksiyon) oluşabilir. Gökyüzünün açık olduğu bulutsuz gecelerde yerin ısı kaybıyla (radyasyon) olabilir. Soğuk ve sıcak hava kütlelerinin karışımı ile oluşur. Isınan havanın yükselmesi ile (adyabatik) yöntemle soğuma gerçekleşir.

2- Yoğunlaşma: Nemin bulunduğu havada yoğunlaşmanın başlayabilmesi için yoğunlaşma çekirdeklerinin bulunması gerekir. Yoğunlaşma çekirdeği; havadaki asılı haldeki çölden kalkan tozlar, okyanuslardan uçuşan tuz parçaçıkları, volkandan püsküren kül zerrecikleri, meteorların parçalanma artıkları gibi katı zerreciklerdir. 10 mikrondan küçük bu parçacıklar üzerinde su tutunabilir. İnce film tabakası halindeki higroskopik su giderek kalınlaşır. Yer çekimine karşı koyamayacak ağırlığa ulaşınca düşmeye başlar.

3- Alana yeni bulut gelmesi: Bulutlarda bulunan 2-3gr/m³ su kısa sürede tükenir, alana yeni bulutlar gelmedikçe uzun ve güçlü bir yağış oluşmaz.

Yağış Çeşitleri Nelerdir?

Atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak sıvı ya da katı biçimde yeryüzüne düşmesine yağış denir. Yağışlar üç şekilde oluşabilir. Bunlar:

1- Konveksiyonel (yükselim) yağış: Konveksiyonel yağışlar ısınan havanın yükselmesi ve soğuması sonucu oluşur. Çünkü yükselen hava soğur. Soğudukça havanın bağıl nemi artar ve yoğunlaşarak yağış oluşur. Bu yağış şekli buharlaşmanın fazla olduğu Ekvator bölgesinde görülür. Ülkemizde İç Anadolu bölgesinde ilkbaharda görülen ‘Kırkikindi’ yağmurları olarak adlandırılan yağışlar konveksiyonel yağışlara örnek olarak gösterilebilir. Yine Doğu Anadolu bölgesinde zaman zaman görülen yaz yağmurları da konveksiyonel yağışlardır.

2- Orografik (yamaç) yağış: Bu yağışlar denizden gelen nemli hava kütlelerinin, karada bir dağ yamacı boyunca yükselip, soğuması ve yoğunlaşması sonucu oluşur. Dünyada Güney Doğu Asya’da görülen yağışlar orografik yağışlara en iyi örnektir. Ülkemizde Karadeniz bölgesinde orografik yağışlar görülür. Çünkü bu bölgede kuzeyden gelen rüzgârlar, denize paralel uzanan dağlar boyunca yükselerek soğur ve yağış meydana gelir.

3- Cephe (frontal) yağış: Bu yağışlar farklı özelliğe ve sıcaklığa sahip hava kütlelerinin karşılaşması sonucu oluşur. Bu hava kütlelerinin karşılaştığı alanlara cephe adı verilir. Farklı basınca sahip iki hava kütlesi karşılaştığında, yüksek basınç alçalır. Alçak basınç ise yükselip yüksek basıncın üzerine çıkar ve soğuyarak yağış meydana gelir. Dünya üzerinde kutup rüzgârları ile batı rüzgârlarının karşılaşması sonucu bir cephe meydana gelir ve yağış oluşur. Cephe yağışları ülkemizde kış mevsiminde Akdeniz iklimine sahip alanlarda görülür.

Tarımsal açıdan etkili olan başlıca yağış türleri şunlardır:

Yağmur: Atmosferdeki su buharının damlacıklar haline gelerek, sıvı halde yağış şeklinde yeryüzüne düşmesine yağmur adı verilir.

Kar: Atmosferdeki su buharının yükseklerde 0 °C’nin yavaş yavaş yoğunlaşıp, sıvı hale geçmeden katı halde yeryüzüne düşmesine kar adı verilir.

Dolu: Su buharı içeren sıcak hava kütlelerinin hızlı bir şekilde yukarılara doğru yükselmesi ile oluşan su zerrelerinin buz kristalleri etrafında giderek büyümesi ve yeryüzüne yağış şeklinde düşmesine dolu adı verilir. Dolu ilkbahar döneminde tarımsal açıdan önemli zararlara neden olur.

Çiğ: Atmosferdeki su buharının gece vakti ısı kaybederek toprak ve bitki yüzeyine su tanecikleri şeklinde düşmesine çiğ adı verilir. Çiğ genellikle bahar aylarında görülür.

Kırağı: Havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde, 0°C den düşük sıcaklıklarda kristaller şeklinde yoğunlaşması şekline kırağı adı verilir. Kırağı sonbaharda veya kış başlarında görülür.

Kırç: Atmosferdeki su buharının çok soğumuş ağaç dalları, tel, saçak gibi cisimler üzerinde yoğunlaşarak buz tabakası haline gelme olayına kırç adı verilir. Kırcın kırağıdan farkı kristallerin üst üste yığılarak buz tabakası haline gelmesidir.

Grezil: Karın kristal yapıda olmayan şekline grezil adı verilir. Grezil doludan daha yumuşak bir yapıda ve mat renklidir. Genellikle kar yağışından önce veya karla beraber yağar.

Jivr: Atmosferdeki su buharının soğuk bir yüzey üzerinde kaygan ve parlak bir şekilde donması haline jivr adı verilir.

Vegia: Yağmur damlalarının soğuk bir yüzeye çarparak yeryüzüne düşmesi şeklindeki yağışlara vegia adı verilir.

Yağış genel olarak troposferdeki su buharının herhangi bir şekilde yere geçmesi olarak tanımlanabilir. Fakat yağış ölçümü yapılırken genellikle yağmur şeklindeki yeryüzüne düşen yağış bâz alınmaktadır. Ölçüm yapılırken yağış, su olarak ifade edilir ve plüviyometre veya plüviyograf ile ölçülür.

Yağışların ölçülmesinde dört farklı tip plüviyograf kullanılır. Bunlar:

Ağırlıklı yazıcı plüviyograf: Bu tip yağışölçerlerde, yağan yağış bir haznede birikir. Hazne ağırlığına paralel olarak hareket eden ucunda kalem bulunan yazıcı yağış grafiğini oluşturur.

Devrilen kovalı plüviyograf: Bu tip yağış ölçerlerde, yağan yağış bir kovaya dolar. Kovası dolup taşma noktasına gelince devrilir ve yazıcı uç sabit hızla dönen şerit üzerine bir işaret atar. Bu işaretler arttıkça yağışın şiddetli, azaldıkça yağışın az şiddette olduğu anlaşılır.

Yüzgeçli yazıcı plüviyograf: Bu tip yağış ölçerlerde, yağan yağış bir kapta birikir. Kapta biriken su yükselip dolunca, yazıcı bir işaret koyar. Boşalma devrilerek değil yüzücü bir şamandıranın bir sifonu çalıştırmasıyla olur.

Elektronik plüviyograf: Bu tip yağış ölçerler, yağış rejimi bilinmeyen yerlerde 1 m²’ye düşen yağış miktarını elektronik olarak ölçülmektedir. Elektronik plüviyograf, limitsiz yağış kapasiteli, yağış toplama ünitesi, yağış hareketlerini bilgisayar komutları haline dönüştüren otomatik kefe sistemi, data logger (veri kaydedici), hafıza, elektronik ve mekanik bölümlerden oluşmaktadır. Elektronik plüviyograf da; yağan yağış toplama hunisinin yağış çıkış noktasının altındaki hareketli kefe içine tam 0,1 mm dolduğunda kefe sağa hareket eder ve diğer boş kefeye yağış dolmaya başlar.

Kefenin her sağa-sola devrilmesinde, kefenin hareketlerine bağlı olarak veri kaydediciye sinyal gönderilir. Hafızada toplanan yağış bilgileri istenildiği zaman bilgisayarda tablo ve grafik halinde değerlendirilir.

Bir yağışın mm/dk. veya mm/sa. gibi belirli bir zaman aralığında düşen miktarı yağış şiddeti veya yoğunluğu olarak tanımlanır. Şiddetli yağış, yeryüzüne 2,2 mm/dk. veya 17,3 mm/sa. ve daha fazla şiddetle yağan yağış olarak adlandırılır. Şiddetli yağışlar genellikle konveksiyonel tipte olan yağışlardır. Bu tip yağışlar orografik ve cephe yağışlarla birleşip yağabilirler. Yeryüzüne 6 saat aralıksız süren ve saatte en az 0.5 mm su bırakan yağışlara sürekli yağışlar denir.

2 Yorum

2 Yorum

  1. Fatmanur.teamezgizem

    17 Mayıs 2018 at 21:24

    Mükemmel

  2. Ayılın

    5 Mayıs 2019 at 09:43

    Harika olmuş

"Yorum Yazın"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yukarı