Bilgi

Ascension Dizisinin Konusu ve Bilmeniz Gerekenler


Uzay temalı bilim-kurgu filmlerini çok sevdiğimden “Ascension” afişini görünce “işte aradığım dizi bu” dedim. Her zamanki gibi “The Pirate Bay” imdadıma yetişti ve yaklaşık 3.27 GB büyüklüğündeki 6 bölümden oluşan diziyi bilgisayarıma indirdim. Aslında diziyi IMDB’den incelediğinizde 3 bölümden oluştuğu görülüyor ancak her bölüm iki kısımdan oluştuğundan toplamda 6 bölümden oluşan bir mini seri olarak karşımıza çıkarıyor. Yoksa dizi bir çeşit Yüzüklerin Efendisi gibi üçlemeden oluşan filme dönüşeceğini söyleyebiliriz. Neyse(!). Dizinin IMDB puanı 7.2 olarak geçtiğinden sanırım benim gibi bir çok kişinin dikkatini de çekmiştir. Genellikle IMDB puanı 7.0 altındaki bilim kurgu filmlerini izlemediğimi söylesem yanlış olmayacak.

Ascension kelimesinin Türkçedeki karşılığı veya anlamı “Yükseliş”. Dizinin türü ise bilim-kurgu, gizem ve drama olarak geçiyor. Dizinin bazı kısımlarını dikkate almazsak aslında bir çeşit “tek mekanda geçen” bir dizi olarak niteleyebiliriz. Konusu ise spoiler vermeden anlatırsak oldukça farklı bir konuya sahip. 1963 yılında Başkan John F. Kennedy ve ABD hükümeti, soğuk savaş ile birlikte dünyanın – bununla birlikte insan ırkının- yok olacağını düşünür ve bir uzay gemisi projesi başlatırlar. Proje ile Orion sınıfı bir uzay gemisi olan The USS Ascension yapılır. Ascension uzay gemisinin varacağı hedef ise -yaşamın olduğu düşünülen- Proxima Centauri adlı bir çeşit dünya benzeri gezegen. The USS Ascension uzay gemisi ile yapılacak olan yolculuk 100 yıl sürecektir. Uzay gemisine ise sadece 600 gönüllü ekibi ile bu gönüllülerin çocukları ile torunları bu araca binebilme hakkında sahip olacaklardır. Hikaye, uzay gemisinde geçen 51 yıl sonrasında dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşırken (yani şu andaki zaman ile) başlar. Uzay gemisinde geçen 51 yıl sonra bir cinayet işlenir ve bu cinayet uzay gemisinde yaşanan ilk cinayettir. Geminin komutanı; William Denninger soruşturmayı yürütmesi için geminin 2. Komutanı Aaron Gault’u görevlendirir ve olaylar gelişir.

Bu kısımda ise spoiler vereceğim.

Bilim kurgu filmlerinde asıl olan ilk şey bence gerçeklik duygusunun ve hikayenin izleyiciye doğru bir şekilde aktarılmasıdır. Mesela Battlestar Galactica veya The Expanse gibi diziler bunu inanılmaz bir şekilde başaran dizilerden olduğunu söyleyebilirim. Çok iyi bir hikayesi bulunan Ascension ise “bütçeden midir yada başka sebeplerden midir” bilinmez ilk bölümden sonra dizi aceleye getirilmiş gibi görünüyor. Özellikle sezon finali olan 6. bölümde “bizden buraya kadar” der gibi sonlandırılmış. Durum böyle olunca dizi gerçekliğini kaybetmiş ve izleyiciyi kafasında birçok soru işareti ile baş başa bırakmış.

Dizi adı ile uyumlu bir şekilde Ascension yani Yükseliş adı verilmiş. İnsan evrimine gönderme yapan dizi, küçük bir uzay gemisini evrene dönüştürüp, kısıtlanmış insanoğlunun yükselebileceğini ya da bir çeşit evrim geçirebileceğini anlatmaya çalışmış.

Biraz başa sarıp anlatalım.

ABD hükümeti -belirsiz bir savaş vs.- sonrası dünyanın yani insanlığın yok olacağından hareketle The USS Ascension adlı gemi projesini başlatır. Aslında bu bilgiyi dizi ile ilgili farklı platformlardaki tanıtımlardan biliyoruz.  Yoksa dizi içinde böyle bir bilgi geçmiyor. Ascension, aslında çok gizli bir askeri proje. Dr. Enzmann, Nazilerden kaçıp NASA için roket yapmaya başlıyor ve projenin geliştiricisi konumunda yer alıyor. Ancak dizinin anlatıldığı zamanda ise Dr. Enzmann, sadece oğlunu (Harris Enzmann) tanıyor ve bir hastanede tedavi görüyor. Bu bilgiyi de dizinin ilk bölümünde Mark Hayes adlı bir akademisyenden öğreniyoruz. Bu akademisyen “erken uzay programları” hakkında doktora yapıyor ve Dr. Enzmann ile iletişime geçmeye çalışıyor. Tabi durumu oğlu Harris Enzmann öğreniyor ve aralarındaki diyalogdan üstte verdiğim bilgi geçiyor. Buradaki ilginç şey ise Mark Hayes’e ne olduğu? Tamam bir konuya açıklama getirmek istedin ama bu diyalog sonrasında neden Mark Hayes’idizi içinde görmüyoruz.

İkincisi projeyi yürüten kim?  Finansörler dediği askeri mi, devlet mi yoksa özel bir sektör ? Bu konuda hiçbir bilgi yok. Bildiğimiz şey; Katherine Warren’in finansörler tarafından atanan müdür olduğu, Harris Enzmann ise Warren’in kontrolünde çalışan proje sorumlusu olduğu. Ascension’da bir cinayet işeniyor ve Müdür Katherine Warren’e Martin Carillo tarafında bu bilgi (ispiyon) veriliyor. Warren ise bu bilgiden sonra Harris Enzmann’a olan güvenini kaybettiğinden Samantha Krueger’ı olayı araştırması için görevlendiriyor. Ancak Samantha Krueger nedense başına buyruk davranıyor ve John Stokes’in koskoca tesisten kaçmasına yardım ediyor. Hani kaçarken “çok zorlandı” desinler diye vuruluyor. Milyar dolarlık gizli bir projenin tesisinden bu kadar kolay kaçılabilir mi? Anlamak zor. Tabi ikinci şok ise Eva Marceau’nun Samantha Krueger’ı vurması. Bence bu tamamen konuyu toparlamak içindi. Yoksa bu durum kafalarda soru işareti gibi kalacaktı ki bu kez “Stokes’e ne oldu?” sorusu ortaya çıktı. Sezonun sonunda ise üçüncü şok olarak Harris Enzmann’nın Katherine Warren’i platformdan iterek ölmesine neden oluyor.

Uzay gemisinde ilk zamandan beri 600 kişi bulunuyor. İlk kişiler ise mühendisler, doktorlar, fizikçilerden vs. oluşuyor. Gemide kaç kişi ölürse ona göre eşlendirme/evlendirme etkinliği bulunuyor.  Böylece bir doğum yapılarak çocuk sahibi olunuyor ki nüfus her zaman 600 kişiye sabitleniyor. Örneğin 5 kişi ölürse 5 çift evlendiriliyor ve bu çiftlerden birer çocuk yapmaları isteniyor. Bu gayet makul ve inandırıcı bir sebep. Ancak yerçekimi, beslenme, hareketlilik konuları hep bir muallakta. Birkaç domuz, bitki vs. ile 51 yıl geçirmek bir hayli zor. Geminin hareket etmediğini anlamak için ise uzman olmaya gerek yok. Gündelik yaşam için gemide koşanlar, zıplayanlar ve yüzenler var. Tipik uzay gemisi dizinde izlediğimiz klişeler.

Uzay gemimizde bir konsey var ve konsey gemi komutanı seçmede tam yetkili. Tabi gemi bir süre sonra zıvanadan çıkmış ve bir çeşit modern genel eve dönüştüğünü söylemek mümkün. Tabi durumun buna nasıl evrildiğini bilmiyoruz. Ancak Müdür Warren’in dediği gibi burası “sosyolojik bir deney alanı”.

Alt kademe insanların neden isyan etmediği ise ayrı bir konu.  Siz bir gemide lüks içinde seyahat edeceksiniz diye bir köle çalıştırsanız bile bir süre sonra isyanın çıkması oldukça olası bir durum. Ayrıca alt kademe üst kademe ilişkisinin nasıl bu boyuta geldiği ayrı bir muamma. Çünkü geminin ilk zamanında gönüllüler var. Bu gönüllülerin alt-üst diye ayırt edilmesi biraz mantıksız geliyor.

Gelgelelim dizinin ana konusu olan ışınlanmaya. Bildiğimiz üzere dizi gayet keyifli ilerlerken son bölümde ışınlanma konusu çıktı ortaya. Aslında filmin adından anlamalıydık diyorum ama yine de çok saçma olduğunu söylemek mümkün. Christa’nın bir şeyler sezebilmesi gayet mantıklı geliyordu. Sonuçta herkes bir şeylerin ters gittiğini anlaması mümkündü. Christa’da gerçekten de bazı şeylere tanık olmuş, ilaç almış ve bir şekilde psikolojisi bozulmuştu. Ancak sütü içemeyip dökmesi ve kameraya bakması vs. bence filmi tabiri caizse b.k etti. Bakın ışınlama konusu tamamen ayrı bir saçmalık tabi. İlk başta elektriksel olayı bir savunma hareketi sandım. Ama son bölümde gerçekten Christa’nın Aaron Gault’u ışınlaması ve Harris Enzmann’ın işe yaradı demesi tam bir saçmalıktı. Neye göre başardı? Işınlanmayı geçtim Gault’un bir gezegene ışınlandığını Harris nerden biliyor?

Özetle mükemmel bir konuya sahip bir dizi nasıl heba edilir hep birlikte izledik ya da izleyeceğiz. Bu arada ikinci sezonuna hiçbir zaman çekilmeyecek. Proje iptal edilmiş. Haberiniz olsun.

Yorum yapmak için tıklayın.

"Yorum Yazın"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yukarı